Madem yazacağız dedik yazalım, değil mi ama...
Yazmak aslında "Hadi yazayım" deyince olmayan bir şey. "Hadi yazayım" deyince oluverip bitseydi keşke... Öyle değil işte...
Öyle olsa herkes her konuda bir şeyler söyleyebilir, söylediklerini yazabilirdi. Sonraki curcuna nasıl olurdu orası meçhul tabii...
Ben etrafımdan "Nasıl yazıyorsun" sorusunu çok duyuyorum. Zaman zaman bunu soranlar küçük yaştakiler olsa da genelde karşılaştığım bir soru. Bir gün oturdum düşündüm "Ne alaka niye yazıyorum ben?" diye, tabii seneler öncesinden bahsediyorum. (Hikaye, günlük yazarak başladığım bu işin bir gün mesleğimle yanyana geleceğini o yaşlardan düşünemezdim tabii.) Yazı yazmak nedensiz bir şey sanki. Neden yazıyorum deyince, "Söyleyince anlamıyorlar belki okuyunca anlarlar" diyesim geliyor. Söz'ün gücü yadsınamaz ama sayfalarında pek bir kalır yanı yoktur sözden.
Benim yazmam da biraz böyle. Söyledim olmadı veya hiç söyleyemedeğim şeyler oldu. Ben de oturdum yazdım. Bazen birine yazdım, bazen sevdiklerime yazdım, bazen kara kışa, düşe rüyaya yazdım ama en çokta kendime yazdım ben. Kendi sesimle kendi içimi ikna etmeye çalıştım. Kendimle olan derdimi yazdım. Kendi sevgilerimi, kendi bekleyişlerimi, kendi kaybedişlerimi kabullenemediğim zamanlarda oturdum, kendimi iknayla uğraştım. Yazmak biraz zevk meselesiyse fazlaca da dert meselesi. Derdiniz yoksa yazamazsınız. Bu işin peşin hükmü budur. "Ben hiç böyle yazamıyorum" diyen arkadaşlarıma bunu söyleyebilirim belki. Eğer bir sır arıyorsanız, o da dert sahibi olmak, derdinden haberdar olmak, derdini "derinde" hissetmek olabilir fazlaca. Devrik cümlelerin yanyana gelmesi felsefik bir şeyler anlattığınızı göstermez. Veya aşk'ı kendinizce anlattığınızı varsaymanız da sizin harika yazdığınızı kanıtlamaz. Önce hissetmelisiniz. Unutmayın içinizden hissetmediğiniz şeyi kağıda dökemezsin.
Tabii bunları söylerken fazla şairane gibi geliyor insanlara. Sanki her yazdığım edebiyat kokuyor, sevda masalı anlatıyormuşum gibi geliyor. Yok öyle bir şey. Zaten şiirle arası kötü olan biri olarak "şairane" yazmam da mümkün değil. Güncel olaylarla ilgili yazarsınız. İllaki "Ben sonbaharı yazarım" değildir mesele. Sonbaharı yazarsın da sonbahar da neyi kaybettin onu düşün! Veya neden sevdin Sonbaharı?
Ben böyle yazınca sıkıcı olduğunu söyleyenler oluyor. "Yazının sonunu getiremiyoruz diyeceğini de, bitir" diye söylenenler hatta abartıp kızanlar var etrafımda. (Buraya kadar okumayı başardılarsa üzerlerine alınabilirler bundan sonrasını.) Benim üslup biraz böyle. Tabiri yerindeyse "alengirli." Hop diye girip pat diye bitiremeyenlerdenim ben. Yazının başından sonuna kadar kapılar vardır yazan için. Şimdi burası mesela son kapıya doğru ilerleyen koridordur. Her geçtiğiniz kapıyı sıkıca kapamayasınız ki koridorlar arası geçişlerde sıkıntı yaşamayın. Şunu da söyleyim, her yazı biraz sıkıcıdır aslında. Bunun için çıkarken kapıyı aralık bırakmakta fayda var.
Hop diye girip pat diye bitirmemen senin yazılarının cazibesi zaten :)
YanıtlaSilhiç bir yazın yarım kalmadı bende gayet akıcı ve güzel *.*
:D Yarım kalmadı mı vallaha mı bak buna sevindim hehe
YanıtlaSilBir ben bir de sen bitiriyoruz galiba benim yazıları hehe
Teşekkürler bebeğim:-*